BECAUSE OF THE WHEATHER CONDITION
TOP
Havalimanında Çalışmak

“Çalışmak kimin içindir?”

 

“Kendinizi kendinize kanıtlamadıktan sonra kaybeden sadece siz olsanız, keşke…”

Büyük bir şirkette çalışmak güzeldir. Üzerinize üniformanızı giyip, elinize çantanızı alıp havalimanına girer, göğsünüz kabararak yürürsünüz. Çoğu kişinin isteyeceği bir mevkide olduğunuzu, iyi bir şirkette çalıştığınızı bilirsiniz. Havalimanında çalışmayı seversiniz. Havalimanı, havayolu şirketi, uçaklar ve üniforma sayesinde kazandığınız saygınlık, insanların sizi nasıl görüyor olduğu hep önemlidir. Havacılık sektöründe, havalimanında, büyük bir şirkette; güzel bir unvan, iyi bir maaş, sosyal imkânlar… Ücretsiz ya da indirimli uçuş imkânları, indirimli oteller, maaş ikramiyeleri ile her şey istediğiniz gibidir.

Yaptığınız işin teknik kısmı, bilgilerinizin güncelliği, yolcu ile ilişkileriniz, gülümsemeleriniz ve gün geçtikçe edindiğiniz birçok deneyiminiz olur. Bazen şanslı biri olduğunuzu düşünür, bununla gurur duyarsınız. Kimseye anlatmadığınız gerçekleri düşündüğünüzde ise şanslı olup olmadığınızı sorgularsınız.

Havalimanında gün geçtikçe artan uçuş, artan yolcu sayıları, kabalık, gürültü, vardiya sisteminde gece ve gündüz arasında gidip gelen beyniniz ve bedeniniz, programınızın yoğunluğu, uykusuzluğunuz, yorgunluğunuz…  İptal ya da gecikmeli uçuşlar, kızgın yolcular, onları anlamak, onlara çözümler üretmek… Tüm bunların arasında şirket üst yönetiminin beklentileri, uygulanan politikalar, hiyerarşi ve çalışma arkadaşlarınızın tavır ve tutumları… Çalışma hayatınızdan daha değerli ve önemli olan aile ilişkileriniz, dostlarınız, arkadaşlarınız… Saygın işinizin ardında yatan sorunlarınız çok fazladır. Şirket içerisinde konuşulan, dış çevreden kimsede konuşulmayan ve paylaşılmayan sorunlar…

İçinizde kimsenin bilmediği fırtınalar kopuyor olabilir. İnsanların size özenmesi, size saygı göstermesi hoşunuza gider; ama aklınızda sizi yiyip bitiren, kimseye anlatamadığınız düşünceler… Filmlerde izlediğiniz çoğu şey gerçek değildir. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını yaşayarak öğrenirsiniz. İnsanlara gülümser, mutlu kişi imajını sergilersiniz.  İstediğiniz kadar etrafınıza gülümseyin, insanları aldatın, rol yapın… Yolcu uçağına biner, gitmek istediği yere gider.

Benim sorunum mu? Benim sorunum sadece sizsiniz. Sizin ne yaptığınız ve ne yapmadığınız. Çünkü kendinizi kendinize kanıtlamadıktan sonra kaybeden sadece siz olmazsınız. Kaybeden şirket olur, şirketin içinde olduğu sektör olur, ülke ekonomisi olur, dolaylı ve dolaysız tüm vatandaşlar olur ve tüm dünya olur. Çünkü herkes sizi kaybetmiştir. Bir işi başaran da kaybeden de sizsinizdir. İşi değerli kılan sizin ona kattığınız değerdir. İşi önemli yapan, işten zevk alan, tüm zorluklara, tüm haksızlıklara rağmen karar veren, uygulayan, başaran sizsiniz. Kendinizi geliştirecek olan, içinde bulunduğumuz yetenekler çağına ayak uyduran, iş geliştiren, kendinizi değerli yapacak ve bu değerle dünyaya katkı yapacak olacak sizsiniz.

Bir şirketteki konumunuzu belirleyecek olan başkası bile olsa, bunun da bir sınırı olduğunu bilirsiniz. Günü geçiştirmek, sadece kendinizin değil, tüm insanlığın başarısını ertelemek demektir. Bu sebeple size şirketin kapılarını açan, o çok sevdiğiniz tanıdıklarınıza, akrabalarınıza, referans diye adlandırdığınız ahbaplarınıza güvenmeyin. Artık yazılan her kitabın ilk cümlesi küreselleşmekte olan dünya, küreselleşme olan şirketler olarak başlıyor. Küçücük köylerdeki işletmeler bile küreselleşmenin yolunu arıyor.

Eğer siz elinize kahvenizi alıp havalimanı koridorlarında göğsünüzü gere gere yürüyorsanız ve aklınızda dönüp duran fikirleriniz yoksa, silkinin. Kendinizi geliştirmenin, insanlığa bir şeyler yapabilmenin, dünyaya ayak uydurabilmenin yollarını keşfedin. Havalimanında çalışarak tüm insanlığa sağlayabileceğiniz yararı düşünün. Planlar yapın, uygulayın, çok çalışın, çaba harcayın. Eğer hiçbir şey yapamıyorsanız, insanlık için bir şey yapmak umurunuzda değilse, en azından kendinizi düşünün ve elinizdeki kahve ile gösteriş yapmayı bırakın.

«

»

Bir Cevap Yazın