BECAUSE OF THE WHEATHER CONDITION
TOP
VIP

“1 Kasım 2013 Ve Bir Başlangıç…”

Hiç bitmeyeceğini düşündüğün bir yolculuktur yaşadığın,

Sadece sen ve onlar; farklı hayatlar, farklı duygular…

Varmak için geç kaldığını düşündüğün an gelir telaş,

Aslında sen hep varmak istediğin yerdesindir…

İnsanların, birbirlerini küçümsedikleri, kendilerini üstün görmeseler de karşılarındaki kişiyi hiç görmedikleri, bazen kör bazen sağır olabildikleri gibi bazen de hiçbir şey olamadıklarını gördüm. Mantığın bittiği yerde başlayan karanlık ve büyük boşlukta çaresizce çırpınanları, hatta kaybolanları gördüm. Onlar hep var ve hep var olacaklar. Onlar etrafımızda, yakınımızda, onlar her yerde. Onların olduğu her yerde de biz varız. Direnen bedenimiz ve düşüncelerimiz; başarmak için çabalayan, çabalamak için çırpınan, çırpındıkça derine inip çıkan, bazen kazanan, bazen kaybeden…

Sonbaharın başlamasıyla azalan umutlarım, yere düşen yapraklarla birlikte uçup gidiyor; kimseye karşı bir savaş vermediğim halde yenilgiyi kabulleniyorum. Acizliğimi, mantıksızlığı yenemeyen mantığımı, kendimi ifade ettiğim ya da edemediğim kelimelerimi sorguluyorum. Ve farkına varıyorum beni ezip geçen bu sonbaharın uzun bir süre içinden geçemeyeceğimi. Kaybedilmiş birkaç damla gözyaşı, yitirilmiş kelimeler, bir şeye olan inancım ve nokta halini aldığı anda son bulan cümlelerim. Kaybettiğimi düşündüğüm anda kazandığım duygular, umutlar, başarılar ve başlangıçlar.

Yeni bir başlangıç olarak adlandırdığım günlerim, kasım ayının ilk gününde sabahın ilk saatlerinde başlıyor.  Havalimanında her gün yaşadığım sabahlar, akşamlar ve geceler hızla akıp giderken, yaşayamayacağımı sandığım sonbahara, yeni umutlara, yeni tutkulara, yeni arkadaşlara ve yeni insanlara günaydın diyorum. Sarı ışıklarla aydınlatılmış boş koridor,  sabahın erken saatlerinde beni sarıyor, açık kapılardan sessizlik içime işlerken, korku ve huzuru aynı anda yaşıyorum. Buraya kadar gelmem kolay değildi; biliyorum. İstediğiniz şeyleri elde etmenize izin vermeyenler, size engel olanlar, yenilgiyi kabul ettirenler, sizi üzenler… Şimdi gerçekten başarıp başarmadığım konusunda algılarım kapalı, bedenim donuk, hayallerim yorgun, konuşacak halim yok.  Uzun koridor gittikçe uzuyor, küçük adımlarım sanki yerinde sayıyor. Koridorda kapılar bitmiyor, kapılar her yerde, kapılar kapalı, kapılar açık, kapılar suskun… Uzun koridorda bırakıyorum tüm yorgunluğumu; yaşamak güzel, attığım her adım farklı bir duygu, mutluluk, huzur, heyecan; söylediğim her kelime farklı bir hayal, istenen ve istenmeyenlere, gelecek günlere…

Yolcu hizmetlerinde yeni görev yerim olan vip terminalindeki hareketlilik hiç fark etmediğim bir anda başlıyor. Servis yapan garsonlar, kahvelerini yudumlayan yolcular, yapılan anonslarla uçağına giden yolcular… Bir şeyler var tarif edilemeyen; bu bir özgüven ya da boşluğun en hazin gülümsemesi… “Burada neler yaşanacak? Burada neler yaşayacağım? Buradaki insanlar kim ve neden burada? Burası neresi? Ve ben neden buradayım?” İnsanın hiç bitmeyen soruları vardır; onu uzaklara götürür, kimsenin olmadığı yalnızlığa, kimseden kaçamadığı karmaşaya… Biliyorum, burada çok şey yaşayacağım, anlık olaylar, tek bir sözcük ya da tek bir bakış. Kimseye anlatamayacağım, anlatsam bile kimsenin anlayamayacağı birçok şey. Biliyorum bu bir sonun, bir yenilginin başlangıcı, içimde kalan son damlanın asla kurumayacağının kanıtı. Bu, yaşayamadığım sonbaharın başlangıcı, dökülen yaprakların içimde uçuşmaya başlayacağının ve asla yok olmayacağının kanıtı.

«

»

Bir Cevap Yazın