BECAUSE OF THE WHEATHER CONDITION
TOP
Hotel Desk, Yolcu Hizmetleri

“Sadece Bir Check-in mi?”

Havalimanında Yolcu Hizmetleri Memuru olarak, iç hatlarda ya da dış hatlarda birçok farklı bölümde çalışabilirsiniz. Vize,  boording ofisi, arrival ofisi, hotel desk, deporte, kayıp eşya,  ikram ofisleri, bilet satış ofisleri, vip ya da cip ofisleri… Hangi bölümde çalışırsanız çalışın, ister iç hatlar olsun ister dış hatlar, ister ekonomi bölümü, ister cip, vip bölümü;  kontuarlarda check-in yapmak hepsinden özeldir. Çünkü çalışmaya başladığınız anda, basit ve kolay gibi görünen check-in işleminin, aslında işin temeli olduğunu ve dışarıdan göründüğü gibi sadece bir check-in işlemi olmadığını anlarsınız.

Check-in işlemi, havalimanına gelerek uçuşunu gerçekleştirecek olan biletli yolcuların uçuş kartlarının ve bagaj etiketlerinin basılarak, bagajların teslim alınması işlemidir. Çok açık ve net olan işin tanımı, check-inde çalışan her çalışanın ya da check-in yaptıran her yolcunun tahmin edemeyeceği deneyimleri barındırmaktadır. Bu yüzden iş tanımına bakarak, bu işin sadece bir check-in olduğunu düşünmek, hayata sadece nefes almaya geldiğimizi düşünmek gibidir.

Check-in işlemi sırasında, yolcularla hiç konuşmadan, pasaport ve bilet bilgilerine bakarak, onların hangi ülkenin vatandaşı oldukları, nereye uçtukları, aldıkları bileti aylar önce mi, yoksa son anda mı aldıkları, bilete kaç para ödedikleri gibi bilgileri sistemden kolaylıkla okuyabiliyorduk. Bu işi sürekli yaptığımız için farklı ülkelerin vatandaşları, onların görünüşleri, kültürleri, lisanları ile ilgili edindiğimiz deneyimler, karşımıza gelen yolcuyu anlamamızda kolaylık sağlıyordu. Edindiğimiz bu deneyimler, sistemde gördüğümüz bilgilerle bütünleştiğinde, tek bir bakışımızla yolcu hakkında tahminde bulunabiliyorduk. Özellikle de karşımıza gelen yolcu sohbet etmeyi çok seviyorsa ve yapacağı seyahat için heyecanından ya da hoşnutsuzluğundan bahsediyorsa, yapacağımız bu kısa sohbet ile check-in işlemi zevkli hale geliyordu. Yolcu ile ilgilenip, onların duygularına ortak olmak, onları anlamaya çalışmak karşılıklı öğrenilen birçok şeyi de beraberinde getiriyordu.

Size öğrendiği iki kelimeyi söyleyebilmek için hazırlanıp daha pasaportunu teslim ederken, bozuk aksanıyla kendini zorlayarak “Günaydın, iyi günler” diyebilen yolcular… Ve her duyduğumuzda sanki ilk kez duyuyormuş gibi heyecanlandığımız, bir iki kelimeyi de bizim öğrettiğimiz, yanımızdan ayrılırken “Güle güle” diyebilen yolcular… Sadece birkaç kelime ile tarif edilemeyen duyguları yaşıyorduk. Ülkeleri öğrenmek, insanlarını görmek, onlarla konuşmak, farklı lisanları ve farklı kültürleri öğrenmek için size dünyanın kapılarını açan bu kontuarlarda, yanımızdan gülümseyerek ayrılan yolcuları görmek… Onları tanımamıza yetmeyen bu bilgiler ile uçacakları ülkeleri hakkında konuşmaya başlamaları, seyahatlerinin amacı hakkında bilgi vermeleri, bazen ellerinde tuttukları bir kitabı anlatmaya başlamaları ve okumanız için size de tavsiyede bulunmaları, bazen de gezdikleri yerleri, memnun oldukları ya da olmadıkları şeyleri anlatmaya başlamaları…

Hayatımda sadece bir kez gördüğüm ve bir kez daha görme ihtimalimin düşük olduğu yolcularla konuşmak, yaşadıkları hayatın sadece birkaç dakikasına ortak olmak, gülümseyebilmek, aralıksız olarak en fazla üç saat oturduğum kontuarları özel kılan en önemli şeydi.  Oturduğum yerde yaptığım check-in işlemleri ile işin dışardan göründüğü gibi basit olmadığını, sadece üç saatlik çalışmayla fiziksel olarak vücudumun çok yorulduğunu deneyimledim. Toplamda 50 saati bulmayacak kadar az oturduğum kontuarlarda şahit olduğum olaylar; üzüldüğüm, güldüğüm, merak ettiğim, anlamaya çalıştığım, izlediğim, takip ettiğim olaylar… Hala unutamadığım yolcular, hiçbir zaman unutmayacağım anlar…

İsmini bilmediğim, bakışlarını hiç unutmayacağım Türkmenistan’lı yaşlı kadın. Ülkesindeki iç savaşta ailesinden birçok kişiyi kaybetmiş, savaştan kaçmak için tüm parasıyla uçağa binip İstanbul’a gelmişti. Şimdi diğer akrabalarının yanına, Rusya’ya gitmek istiyordu ve yeni bir bilet alacak parası yoktu. Yaşlı kadın, onun için kontuarlarda para topladığımızı gördüğünde, gözyaşlarını tutamadı. Onun kırışmış yüzündeki çizgileri, savaşa meydan okurcasına dimdik ayakta duran bedenini hiçbir zaman unutmayacağımı biliyordum.

Kontuarlarda elden ele dolaşan bir kutu çikolata ile nasıl mutlu olduğumu da asla unutmayacaktım. Check-in işlemi yaptıran yabancı bir yolcu tarafından ikram edilen, yoğun olan vardiyanın bitimine bir saat kala yorgunluğumu ve açlığımı hatırlatan, aynı zamanda da unutturan çikolatalar… Kim tarafından verildiğini bilmediğim, hiç görmediğim, ismini, nereli olduğunu öğrenemediğim; yüzümü güldüren, içimden milyonlarca kez teşekkür ettiğim bu yolcuyu da hiç unutmayacağımı biliyordum.

Bir de makyajsız, bembeyaz teniyle aklıma kazınan siyah peçeli kadın… Pasaport kontrolünde erkek görevliye peçesini açmamış, pasaport eşleştirmesi için kendimi pasaport noktasında bulmuştum. O an zaman durmuş gibiydi. Pasaport sırasındaki insanlar, onların uçaklarına yetişme telaşları, vedalaşanlar, bitmek bilmeyen anonslar, sanki her şey durmuş ve sadece üçümüz kalmıştık; pasaporttaki fotoğraf, karşımdaki kadın ve ben. Siyah peçesini indirmiş, kimseye göstermediği yüzünü görmüştüm. İnsanların özel olduğunu düşündüğü şeyleri sizlere anlatması sizi nasıl değerli ve özel hissettiriyorsa, o kadının peçesini indirerek bir prosedürü yerini getirmesi, aslında kendisi için özel olan bir şeyi paylaşması, bana kendimi özel ve önemli hissettirmişti. Pasaporttaki fotoğraf ve karşımdaki kadın çok güzeldi, bunu o an benden başka kimse bilmiyordu. Hayat çok garipti, her gün yeni bir şeylere şahit oluyor, yeni bir şeyler öğreniyor, deneyimliyordum.

Hatırlamadığım ya da hatırlamak istemediğim çok kişi, çok olay daha vardı. Kontuarlarda yanınıza kadar gelip tuvaletin nerede olduğunu, dövizi nereden bozdurabileceğini, İstanbul’da birkaç saat için nerelere gidebileceğini soran yolcular… Size iltifat etmeye çalışıp asılan yolcular, bileti satın almasıyla sizi de satın aldığını, sadece kendisinin her şeyi bildiğini sanan ve yaptığınız işi küçümseyen yolcular… Onları da unutmak mümkün değildi.

Check-in işlemini, sistemi bilen herkes yapabilirdi. Yolcunun biletinin ve pasaportunun incelenmesi, bagajının tartılması, bagaj etiketlerinin ve uçuş kartlarının basılması… Sisteme komutları girdiğiniz anda check-in işlemleri başarıyla gerçekleşirdi. Ama yolculara gülümseyebilmek, yaşadıkları iyi ya da kötü anları paylaşabilmek, onların kibirleri, hakaretleri, teşekkürleri karşısında kendimizden emin durabilmek; ne zaman sonlanacağını bilmediğimiz yaşamımıza bir şeyler katabilmek; işte bu herkesin yapamayacağı bir şeydi. Bu yüzden Yolcu Hizmetleri Memur’u olmak, check-in yapabilen kişi demek değildir. Ve check-in işlemi de herkesin başarabileceği bir iş değildir.

Çünkü Yolcu Hizmetleri Memuru, gözlerinize baktığı an sizi tanımaya başlayan, pasaportunuzu teslim ettiğiniz anda sizi okuyabilen kişidir. Ve sakın unutmayın, siz, onun karşısına gelen ilk yolcu değilsiniz ve son yolcu olmayacaksınız.

«

»

Bir Cevap Yazın