BECAUSE OF THE WHEATHER CONDITION
TOP
Güncel

“TÜrkiye’de Havacılığın Gelişimi: Atlasglobal İflası”

Türkiye tarihi açısından önemli bir havacılık gelişmesine tanık olduğumuzu üzülerek belirtiyorum. Bir havayolu şirketi iflasını veriyor ve yetkililer duruma seyirci kalıyor diyeceğim; ama seyirci bile olmuyor, ortalıkta hiç yoklar. Ne bir açıklama, ne bir çaba…

Sosyal medyada yazılanlar, iddia, dedikodu vb. kelimelerle yapılan haberler, bir şeyleri öğrenmek için sarf edilen çabalar, sonuç olarak bir havayolu şirketinin iflas edişine olan şaşkınlığımız…

14 Mart 2001 tarihinde Öger Holding A.Ş. tarafından kurulan ve merkezi İstanbul’da bulunan Türk havayolu şirketi Atlasglobal gerçekten iflas mı etti, yoksa iflas mı ettirildi? İşletme literatüründen iyi biliyoruz ki bir şirket iflas etmez, şartlar o şirketi iflas ettirir. Yine biliyoruz ki hiçbir şirket iflas etmek için kurulmaz. Atlasglobal de Türkiye’de “Tarifesiz İç Hat ve Dış Hat Uçuşlarda Yolcu ve Kargo Taşımacılığı” gerçekleştirmek üzere kurulurken iflas etmeyi istememiştir. Aksine 1 Haziran 2001’de gerçekleştirdiği ilk uçuşun ardından 2004 yılında iç ve dış hat tarifeli uçuşlarına başlamış; nitekim Türkiye’de IOSA sertifikalı ilk IATA üyesi özel havayolu olmuştur ve kısa bir süre içerisinde uçuşlarını %80 artırmıştır.

Filosundaki 2 uçak ile faaliyete başlayan Atlasglobal bu sayıyı 16’ya çıkarmış ve 35 farklı ülkede 50’den fazla noktaya uçmuştur. Türkiye içerisinde ve Asya, Rusya, BDT Bölgesi, Orta Doğu ve Avrupa’ya tarifeli uçuşlar gerçekleştirmiştir. Ayrıca profesyonel pilot ve kabin ekibi eğitimi sunmak için AFA’yı (Atlantik Uçuş Okulu), deneyimli ve sertifikalı mühendis ve teknisyen ekibinin Atlasglobal’in yanı sıra çeşitli uluslararası havayollarına bakım hizmetleri sunduğu ATS Team’i kurmuştur.

2001 yılından bu yana başarılarına başarına katan Atlasglobal, dünyanın en saygın bağımsız havacılık araştırma şirketi Skytrax’in “4 Yıldızlı Havayolu” ödülünü alarak Türkiye’nin tek 4 yıldızlı havayolu şirketi olma sorumluluğu bilinciyle çalışmıştır. Ancak 2019 yılına gelindiğinde şirket, aynı yıl içerisinde hem başarılarını kutlamış, hem sıkıntılar yaşamıştır.

Şirket 2019 yılında mali sıkıntılar sebebiyle uçuşlarına ara verdiğini duyurduğunda ilk merak edilen şey ne yazık ki çok acıydı. Herkes şirket kurucusunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde görevli bir bakanın yakınına ait olduğunu söyleyip iflasın nasıl mümkün olabileceğini konuşmuştu. Bir tarafta şirketin iflasın eşiğine gelmesi, bir tarafta bu şirketin ülkenin kalkınması açısından önemli olan havacılık sektöründe yer alması, bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten bir bakanın adının geçmesi… Merak ettiğim şey, bir şirket iflas çanlarını çalarken yetkililerin neden bir şey yapmadığıdır.

Peki, ticari bir havayolu şirketinin iflasında yetkililer kimlerdir?

Şirketler kurulur, büyür, kimileri ölür, yani faaliyetlerini durdurur, kimileri değişen çevreye ayak uydurarak varlığını sürdürür. Bir şirketin kaderi budur. Ancak özellikle gelişmekte olan ülkelerde havacılık sektöründeki işletmeler başkadır. Havacılık sektörü ağır sanayiye girmektedir ve bu sebeple bağlı olduğu kuruluş tarafından, kuruluşun bağlı olduğu bakanlık tarafından ve dolayısıyla devlet tarafından desteklenmesi gerekmektedir. Burada Türkiye’de Nuri Demirağ’ın uçak fabrikalarının kapanmasının en önemli sebeplerini hatırlamalıyız.

Nuri Demirağ, Türkiye’nin sayılı uçak fabrikalarından birinin sahibiydi. Ülkesine ve havacılığa gönül vermiş, ülkesinin ve havacılığın gelişimi için tüm servetini ortaya koymuş, emeğini, aklını, iradesini ve azmini eksik etmemiş ve gece gündüz çalışarak yerli uçak yapmayı başarmıştır. Nuri Demirağ uçak fabrikası olumsuz sebeplerden dolayı üretime devam edememiş, verilen kamulaştırma kararı ile iflas etmiştir. Yeşilköy’deki Nuri Demirağ tesisleri havaalanı yapılmak üzere kamulaştırılırken, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki yerli uçak çalışmaları sonlandırılmıştır. Nuri Demirağ’ın uçak fabrikaları için verdiği çabalar ise saymakla bitmez.

Tarihten ders almalıyız.

Tarihten ders almalıyız ve Nuri Demirağ’ın fabrikalarının kapatılması siyasi meseleler olarak bugün hiç çekinmeden söylenebilirken, olayın arka planında büyük aktörler yer alırken, bugün Atlasglobal’ın iflası olağan bir şey olarak kabul edilmemelidir. Bir şirket iflas ediyor ve yetkililer açıklama yapmıyor. Ne yazık ki yine göz göre göre biz kaybediyoruz.

Bir ülkede havalimanları kurabilirsiniz, bu havalimanlarında yabancı havayolu şirketlerinin uçuş sayılarını arttırarak çok kazanç elde edebilirsiniz, bu bir ülkedeki havacılığın gelişimi için çok iyi bir gelişmedir. Ancak bir ülkede havacılığın gelişmesi için yerli havayollarının sayılarını arttırmalı, var olan havayolları geliştirilmelidir.

Türkiye’de havacılık sektörünün gelişimi için dışarı bağımlı olmaktansa ülkede çalışmalar yapılması gerekmektedir. Yabancı havayolu şirketlerinin ülkemizde gerçekleştireceği uçuş sayılarının artışı için çalışmalar sürdürülürken, yerli havayolu şirketlerinin de desteklenmesi gerekmekte, hatta bu durum öncelikli olmalıdır.

Havacılık sektörünün gelişimi için önerileri çoğaltabiliriz. Üzüldüğüm ve ne yazık ki gerçek olan şey, bugün Atlasglobal şirketinin olmadığıdır.

«

»

Bir Cevap Yazın